DERMATOLOJİ Uzmanı Dr. Arzu Gökdemir Yanardağ, Somon DNA aşısının hücre yenileyici bir aşı olduğunu söyleyerek, “Somon DNA aşısının içeriğinde bulunan somon balığı sütü ve spermi, cildin yapısında bulunan kolajen ve elastikiyet liflerinin artmasını sağlar. Böylece cilt kaybettiği elastikiyetini yeniden kazanarak daha sıkı ve canlı görünüme kavuşur. Somon DNA aşısı ile cilt sarkmalarında gözle görülür bir iyileşme olur” dedi.
Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü Uzman Dr. Arzu Gökdemir Yanardağ, somon DNA uygulaması hakkında merak edilenleri yanıtladı. Yanardağ, Somon DNA’nın, somon balığının kan ve spermlerinden oluşan hücre yenileyici içeriğiyle ‘gençlik iksiri’ olarak da adlandırılan cilt gençleştirme yöntemi olduğunu söyledi. Yaşın ilerlemesiyle birlikte ciltte kırışıklıkların oluşmaya başladığını ifade eden Dr. Yanardağ, “Kırışıklıkların yanı sıra çevresel koşullar, sigara dumanı, güneş ışınları, stres gibi faktörler cildin kirlenmesine ve ciltte ölü dokular oluşmasına neden olur. Bu faktörler cildin DNA yapısını bozar ve cilt kendi kendini yenileyemez hale gelir. En iyi antioksidanlardan olan somon balığının yapısı, insan DNA’sına en çok benzeyen DNA yapısıdır. Somon DNA’sı ciltte eksilen proteinleri tamamlayabilen en iyi kaynaktır. Somon DNA aşısı hücre yenileyici bir aşıdır. Somon DNA aşısının içeriğinde bulunan somon balığı sütü ve spermi, cildin yapısında bulunan kolajen ve elastikiyet liflerinin artmasını sağlar. Böylece cilt kaybettiği elastikiyetini yeniden kazanarak daha sıkı ve canlı görünüme kavuşur. Somon DNA aşısı ile cilt sarkmalarında gözle görülür bir iyileşme olur. Özellikle göz çevresinde oluşan ‘kaz ayakları’ olarak adlandırılan kırışıklıklarda zamanla ciddi azalmalar görülür” diye konuştu.
‘ETKİSİ 1 YIL SÜRÜYOR’
Dr. Yanardağ, somon DNA uygulamasının etkileri ile ilgili, “Ciltteki ince çizgilerin ve kırışıkların giderilmesinde, dolgunun uygulanamadığı durumlarda yüze hacim verilmesinde, alın, şakaklar, kaş bölgesi, gülme çizgileri, yanak, burun, boyun, dekolte, dudak ve çene gibi alanların gençleştirilmesinde, ellerde oluşan kırışıklıkların giderilmesi, el cildinin gençleştirilmesinde, yaşlanma ve güneş ışınlarından kaynaklanan lekelerin giderilmesinde, kuru ciltlerin nemlendirilmesinde, çatlak tedavisinde ve sivilce izlerinin görünümünün düzeltilmesinde oldukça etkilidir. Somon DNA uygulamasından bir gün sonra ciltte canlanma ve parlaklık fark edilir. Zamanla cildin elastikiyetinin artmasıyla ciltte sıkılaşma ve ince çizgilerin görünürlüğünde azalma dikkat çeker. Somon DNA tedavisinin süreci, uygulama yapılacak kişinin cilt yapısına göre değişse de genellikle en az bir en fazla beş seansta uygulama yapılması tavsiye edilir. Somon DNA uygulamasının etkisi bir yıl sürmektedir. Seanslar tamamlandıktan sonra işlemin 6-12 ay arayla tekrarlanması, yaşlanma belirtileriyle savaşmak için en etkili çözümdür” dedi.
‘CİDDİ YAN ETKİSİ BULUNMAMAKTA’
Dr. Yanardağ, somon DNA’nın yılın her mevsiminde uygulanabildiğini ifade ederek, “Ancak özellikle yaz aylarında cildi, güneşin zararlı ışınlarından korumak hayli önemlidir. Sağlık açısından herhangi bir risk taşımayan somon DNA uygulamasının ciddi bir yan etkisi de bulunmamaktadır. Cilt tipine ve hassasiyetine göre değişiklik gösterse de genellikle hafif derecede kızarıklık, kaşınma, yanma, ödem ve morluk görülebilir. Hassas ciltlerde oluşan bu komplikasyonlar en fazla bir hafta içerisinde geçer. Uygulamanın etkileri hiçbir zaman kişinin çalışma ve sosyal hayatını etkileyecek derecede değildir” diye konuştu.
SOMON DNA UYGULAMASI KİMLERE TAVSİYE EDİLMEZ?
Yanardağ, somon DNA tedavisinin uygulanmaması gereken kişiler ile ilgili, “Hamile ve emziren kadınlara, kalp ve damar yolu hastalığı olan ve ilaç kullanan hastalara, kanda pıhtılaşma sorunu yaşayan kişilere, uygulama yapılacak bölgede açık yarası olan bireylere, kanser hastalarına, insülin kullanan diyabet hastalarına, felç riski taşıyan kişilere ve 18 yaşından küçük olanlara ve uçuk virüsü olan bölgeye Somon DNA tedavisi uygulanması tavsiye edilmemektedir” ifadelerini kullandı.