TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, partisinin genel merkez binasında MYK toplantısı öncesi basın açıklaması yaptı. Mayıs ayının son gününde sona erecek olan pandemi nedeniyle açık ceza evi izinlerinin uzatılmadığı takdirde 90 bin kişinin ceza evine geri döneceğini belirten Sarıgül, “Zaten ağır olan cezaevi şartları daha da ağırlaşacaktır. Bu insanlar aylardır dışarıda aile kurdular, iş kurdular, evlendiler ve topluma 2,5 yıldır adapte oldular. Gelin bu insanların kurulu düzenini bozmayalım, gelin bütün siyasi partiler el ele verip bu hafta onların sürelerini uzatalım, ondan sonra da hep birlikte affedelim. Bakanlar Kurulu’ndan Türkiye adına bu kararı bugün bekliyorum. Bakanlar Kurulumuzun vicdani bir karar vereceğine inanıyorum. Bakanlar Kurulumuzun yarın ve bu hafta bu konuyu parlamentoya sevk edeceğine ve parlamentodan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de bütün siyasi partilerin el birliğiyle 90 bin kader mahkumunun, toplumla buluşan, toplumla 2,5 yıldır beraber olan ve hiçbir suça bulaşmamış 90 bin kader mahkumunun sürelerini uzatmayı mutlaka bekliyorum” diye konuştu.
Tarımı hor gören yarını zor görür
TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, buğday hasadının yaklaştığını ve çiftçinin taban fiyatının açıklanmasını büyük bir heyecanla beklediğini belirterek, “Çiftçilerimiz çok darda. Traktörlerine mazot koyamıyorlar, mazot pahalı. Tohum alamıyorlar, tohum pahalı. İlaç alamıyorlar, ilaç pahalı. Çiftçimizin buğday ekmeye devam etmesi için mutlaka para kazanması şart. Buradan yetkilileri uyarıyorum. Geçen yıl, benim çiftçimin buğdayına 2 bin 250 lira verdiniz. Rusya ve Ukrayna çiftçisine 6 bin 500 lira verdiniz. Bu yılda yabancı çiftçiyi zengin etmeyin. Buğday alımının en düşük fiyatını 8 lira yaparak çiftçimizi rahatlatın. Yabancı çiftçiye vereceğiniz parayı, Türk çiftçisine verin, bizim çiftçimize verin ve bizim çiftçimiz rahat etsin. Çiftçimizi küstürmeyelim. Çiftçi küserse inanın ki aç kalırız, ekmeğin fiyatı 10 lirayı geçer. Tarımın önemini anlamadığınızı görüyorum ama çiftçinin şu sözünü unutmayın: ‘Tarımı hor gören yarını zor görür’” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin Kemal Derviş fotokopilerine, emperyalist güçlerin reçetelerine ve politikalarına ihtiyacı yok”
Kemal Derviş’in Amerika, Avrupa Birliği ve IMF’nin tetikçiliğini yaptığını iddia eden Sarıgül, “Türkiye’nin, Kemal Derviş fotokopilerine, emperyalist güçlerin reçetelerine ve politikalarına ihtiyacı yok. Bu vahşi kapitalist politikalar, bu kuralsız, sınırsız liberal reçeteler yüzünden çocuklarımız, ete, süte ve yumurtaya ne yazık ki hasret kaldı. Kemal Derviş fotokopilerine güle güle, Türkiye’nin gerçeğini düşünenlere hoş geldiniz. Kemal Derviş fotokopileri yüzünden, onların yazdığı reçeteler yüzünden, gerçekten milyonlarca insanımız açlık sınırının altına indi. Pandemi, küresel ısınma ve yaşam tarzları gösteriyor ki; biz artık kendi yağımızla kavrulmak zorundayız” ifadelerine yer verdi.
“NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır”
Bir gazetecinin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecine ilişkin Türkiye’nin tutumunu sorması üzerine Sarıgül, "NATO’nun samimi olmasını bekliyoruz. NATO, Amerikan’ın oyuncağı halinde olmaması lazım. NATO’nun, NATO ülkesi üyelere eşit olarak davranması lazım. NATO, hemen yanı başımızdaki Yunanistan adalarında orantısız bir şekilde silahlanıyor. NATO objektifse, aynı silahlanmayı Türkiye’de yapması lazım. Yunanistan adalarına 50 tane tank veriyorsa, o tankın 25 tanesinin mutlaka Türkiye’ye gelmesi lazım. NATO, Türkiye’yi yok sayarak hiçbir hareket edemez. Bu konuda uygulanan politika son derece doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz, NATO’ya gerekli konuşmaları anlatmamız lazım. NATO’nun NATO üyesi bütün ülkelere eşit davranması lazım. NATO, Yunanistan’ın oyuncağı olmaktan çıkmalıdır” değerlendirmesini yaptı.