Ukrayna arasındaki gerginliğin ardından Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği buğdayda şu anda bir sıkıntı görünmediğini söyledi.
Türkiye’de sofralarda tüketilen ekmeğin yapıldığı unun yüzde 80’ini ithal buğday oluşturuyor. Bu ithal buğdayın tamamına yakını da Rusya’dan ihraç ediliyor. Üreticiler yerli buğdaylarını verip, yerli buğdaya göre daha kuvvetli olan ve Türk ekmeğinin yapımında kullanılan ithal buğdayı alıyorlar. Başkan Yılmaz Yiğit, yetkililerden aldıkları bilgiye göre buğday konusunda stok sıkıntısı olmadığını belirterek, açıklamalarda bulundu.
“Stoklarda buğday sıkıntısı yok”
Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) depolarında buğday sıkıntısı olmadığını belirten Başkan Yılmaz Yiğit, “Biz bu işin en alt kademesindeki sektörüz. Fırıncılar teşvikten un alıyor. Buğday verip un alıyoruz. TMO yetkilileri ile de görüştük. Stokla alakalı bir sıkıntı olup olmadığını sorduk. Şu anda herhangi bir olumsuzluk olmadığını söylediler. Devletin lisanslı depolarında da buğday olduğunu bize aktardılar. Şu anda buğdayla alakalı bir sıkıntı görünmüyor. Sofralarımızda tükettiğimiz ekmeğin buğdayının yüzde 80’i ithal geliyor. Bizim ekmeğimizi kendi ürettiğimiz buğdaydan elde ettiğimiz undan yapamıyoruz. Yerli üretimimiz bizim ekmeğimizin konseptine uymuyor. Bizim ekmeğimiz için daha güçlü buğday lazım. Bizim yerli buğdayımız da Afrika ve Arap ülkelerinin ekmek konseptine uygun oluyor. Buğday üretiminde sıkıntı yok. Sıkıntı ülke içerisinde tükettiğimiz ekmeğe uygun buğdayı üretemiyoruz. O yüzden buğday konusunda dışa bağımlıyız. Yoksa dünya buğday ihracatında dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz” dedi.
“Türk buğdayından Arap ve Afrika ekmeği, Rus buğdayından Türk ekmeği yapılıyor”
Yerli buğday ile Türkiye’de tüketilen ekmeğin yapılamadığına dikkat çeken Yılmaz Yiğit, “Arap ve Afrika ülkelerinde bizim ülkemizin aksine lavaş ağırlıklı ekmek tüketiliyor. Lavaş yapımı için zayıf diye tabir ettiğimiz buğdayın unu gerekli. Bu un da bizim ülkemizde üretilen buğdaydan elde ediliyor. Yerli buğdayımızdan elde edilen un, ekmeğin kabarma seviyesine ulaşamıyor. Buğdayın zayıf ve kuvvetli olarak ayrılması; su yemesi ve direnç güçleriyle alakalı bir durum. Buğdayın enerji gücü de bunda etkili. Sonuç olarak Türkiye’de yeterli sayıda buğday üretiliyor. Ancak üretilen buğdayların yüzde 80’i kendi tükettiğimiz ekmeklerde kullanılamıyor. İthal buğdaylar da lisanslı tüccarların elinde bulunuyor. Böyle olunca dönemin şartlarına ve döviz kurlarına bağlı olarak un fiyatları değişkenlik gösterebiliyor.”
Şu andaki fiyat tarifelerine de değinen Yiğit, şunları söyledi:
“Son aldığımız zamla birlikte fiyatlar un anlamında yeterli. Diğer maliyet masrafları olan doğalgaz, akaryakıt, elektrik, su ve işçi masrafları konusunda bir yükselme söz konusu. Şu anda son fiyat tarifesiyle kendimizi götürmeye çalışıyoruz. Ülke olarak zor bir ekonomik dönemden geçiyoruz. Bu durumları da göz önünde bulundurarak, ‘Allah’a şükür’ diyoruz.”