BURDUR'da doğa dostu proje olarak kurulan Lisinia Doğa Yaşam Alanı'nda, 2015 yılında göl ve yer altı su kaynaklarının hızla kuruması nedeniyle susuz tarım uygulaması olarak başlayan lavanta üretimi, yıllar içinde ülke geneline yayıldı.Türkiye'de şu an 20 bin dekar alanda lavanta üretiliyor. Türkiye yıllık lavanta yağı ihtiyacını da karşılayabilir duruma geldi.
Hem görselliğiyle ekoturizme katkısı hem de yağı başta olmak üzere kozmetik ve gıda sektörlerinde birçok alanda kullanılabilen lavanta üretimi, Türkiye'de ilk olarak Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyünde başladı. 2015'te aynı yöredeki Burdur'a bağlı Karakent köyünde doğa dostu proje olarak kurulan Lisinia Doğa Yaşam Alanı'nda, lavantanın farklı çeşitlerinin dikimi yapılarak yaklaşık 10 dönümde üretimde ilk adım atıldı. O yıllarda sadece Kuyucak'ta üretilen ve toplamda 2-3 bin dekar olan lavanta bahçeleri, bugün ülke genelinde birçok ilde yaygınlaştırıldı ve toplam üretim alanı 20 bin dekara yükseldi.
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK BAHÇESİNİ KURDU
5 yıl önce Karakent köyü dışında Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy'de 400 dönüm alanda Türkiye'nin en büyük lavanta tarlasını oluşturan Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu veteriner hekim Öztürk Sarıca, yıllık 10 milyon adedi bulan fide üretimiyle de Türkiye'de birçok ilde yeni lavanta bahçeleri kurulmasına öncülük ediyor. Sarıca, Burdur Gölü ve yer altı su kaynaklarının korunması amaçlı başlattıkları bu projede, damla sulama veya susuz yetişen bitkileri Göller Yöresi'nde yaygınlaştırmayı hedeflediklerini açıkladı.
34 FARKLI TIBBİ AROMATİK BİTKİ ÜRETİYOR
Lavanta ve gül başta olmak üzere toplam 34 tıbbi ve aromatik bitki üretimi yaptıklarını belirten Sarıca, “Şu anda 300 dekarda gül, 1700 dekarda lavanta üretimi gerçekleştiriyoruz. 34 farklı ıtri bitkiyle birlikte toplam üretim alanımız 3 bin 400 dekara yükseldi. 100 dekara yakın lavanta Akçaköy'de, 725 dekar Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İstiklal Yerleşkesi'nde, geri kalan kısmı da Karakent köyünde. Önümüzdeki yıl 300 dekar daha lavanta dikimi yapacağız" dedi.
ZİYARETÇİ SAYILARI 300-400 BİNLERİ AŞIYOR
Lavantaların bölge ekoturizmi açısından büyük dikkat çektiğini kaydeden Sarıca, 2015 yılında 20-30 binlerde olan yıllık ziyaretçi sayılarının 2019'da 400 bini aştığını söyledi. Sarıca, “Pandemi nedeniyle 2020'de 250 bine düştü fakat 2021'de 300 bini aştı. Bu yıl da yine 300 binin üzerine çıkacağımızı sanıyorum. Önümüzdeki yıl MAKÜ İstiklal Yerleşkesi'ndeki lavantalar üçüncü yılına girmiş olacak ve orada da çok güzel görseller oluşacak" diye konuştu.
YAĞI VE KURUSU GELİR KAYNAĞI
Lavantanın sadece görseliyle değil, ülke ekonomisine katkı amacıyla yurt içi ve yurt dışı yağ satışının da büyük önem taşıdığını dile getiren Sarıca, “Daha önce ülke olarak lavanta yağını tamamen yurt dışından alıyorduk, çok az miktarda üretim vardı. Şimdi biz yağını hem yurt içine hem yurt dışına satabiliyoruz, ayrıca kurusunu da satıyoruz. Ülkemiz sularının korunmasına da katkısı çok büyük. Her geçen yıl Türkiye'de artarak devam eden lavanta üretimi var. Yıllık 10 milyona yakın fide üretimi de yapıyoruz ve birçok ilde lavanta bahçeleri kurduk. Artık fide alımı da yurt dışından yapılmıyor" dedi.
'TÜRKİYE'NİN ÜRETİMİ 20 BİN DEKARA ULAŞTI'
Lavantanın Türkiye ekonomisine getirisinin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla olacağını anlatan Sarıca, “Çünkü biz Bulgaristan ve Fransa'ya göre bu konuda biraz daha ön plana çıkabiliriz. Türkiye'de sadece intermedia üretimi varken, şu anda yağ açısından daha önemli tür olan angustifolia üretimi de yaygınlaşıyor. Türkiye'de yaklaşık 2-3 bin dekardaki üretim alanları şu anda 20 bin dekara ulaştı. Tabii ki Türkiye ekonomisine çok ciddi katkılar sağlaması için bunun 200-300 bin dekara çıkması lazım" diye konuştu.
ARTIK KENDİ YAĞ İHTİYACINI KARŞILIYOR
Şu an Türkiye'nin kendi yağ ihtiyacı kadarını üretebilir durumda olduğunu belirten Sarıca, “En azından yağı dışarıdan almıyor artık, eskiden yılda 10-11 ton yağı tamamen yurt dışından alıyordu. Şu an kendi yağ ihtiyacını karşılamakla birlikte yurt dışına yağ satışı da başladı. Lavanta yağı fiyatları ise yıllara göre değişmekle birlikte intermedia türünde 20-30 euro, angustifolia türünde ise 30'dan 60 euroya kadar çıkabiliyor. Bu yıl fiyatlar henüz oluşmadı ancak aynı seviyelerde olmasını bekliyoruz" dedi.