Yaklaşık 2 yıl önce hayatın seyrini değiştiren Covid-19 pandemisi, insan yaşamını olduğu kadar iş yapış şekillerini yönlendiren ofislerde de bir takım zorunlu değişiklere gidilmesinin önünü açtı.
Yaklaşık 2 yıl önce hayatın seyrini değiştiren Covid-19 pandemisi, insan yaşamını olduğu kadar iş yapış şekillerini yönlendiren ofislerde de bir takım zorunlu değişiklere gidilmesinin önünü açtı. Pandemiyle birlikte çalışanların tamamının ofislere dönmesi artık zor gibi görünürken, ofislerde geçirilen süre artık sosyalleşme ve sosyal bağlar kurma açısından birincil seviyede önemli bir yere geldi. Bu nedenle artık ofis tasarımlarının da yeni düzene göre yapılması bir zorunluluk olarak görülmeye başlandı.
Avrupa çapında yeni bir oluşum olan Studio Alliance birliğine Türkiye’den seçilen tek mimarlık şirketi olan DİEM’in Kurucu Ortağı C.Melih Şamlı, pandemi öncesinde, bütün çalışanların bir arada ve büyük ofis yerleşkelerinde birlikte çalışmalarının artık neredeyse imkansızlaştığını ve ev-ofis kavramını içeren hibrit sistemin geniş kitlelerce desteklendiğini söylüyor.
Şamlı, büyük ve açık ofislere oldukça mesafeli yaklaşıldığını da belirterek ”Ancak yine de ofis kavramı yerinde duruyor. Özellikle kurum kültürünün devamlılığını sağlamak gerekiyor. Peki bu durumda ne yapılmalı? İşte tam da burada ofisleri iş yaşamının merkezleri gibi görmenin yanında birer sosyalleşme olanağı veren yerler olarak da tanımlamalıyız. Bu durum kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu durumda ofisler sosyal bağların oluşmasına imkan verecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır” dedi.
Ofislerin konumlarının, sunduğu olanakların, mekânsal aktivite düzenlemelerinin iş hacmine ve teknolojik gelişmelere göre sürekli bir değişim gösterdiğine tanıklık ettiklerini belirten Şamlı şunları söyledi;
”Tek düze iş yapış şekli artık değişmiştir. İş yaşamı ve ofis düzenlemesi de buna paralel bir gelişim göstermiştir. Yaratıcılığı ve grup çalışmasını öne çıkaran yeni iş yaşamı düzeni, mekanları sosyal alanlarıyla öne çıkarmaktadır. Bu durum kültürden kültüre değişiklik gösterse de çalışan beklentileri buraya kanalize olmaktadır. Özellikle, genç nesiller, ileri yetişkin çalışanlara göre iş ve boş zamanları daha fazla bir araya getirme eğilimindedir.
Örneğin Japonya’da iyi bir işçi gece geç saatlere kadar kalan kişidir. İsveç’te ise işverenler, fitness merkezlerine erişim sağlayarak, çalışanların sağlıklı olmasını ve iyi beslenmesini sağlamak için ”paternalist” olma eğilimindedir. Bu tür bir kültür, bir kazan-kazan ilişkisi elde etmeyi amaçlarken, profesyonel ve kişisel yaşamın karıştırılması amaçlanmaktadır. Yapılan bir anket Fransız çalışanların 57’sinin özel ve profesyonel yaşamları arasındaki sınırın pandeminin başlamasından bu yana kaybolmaya başladığına inandığını ortaya koydu. Ve 67’si işyerinin aynı zamanda aile birimi dışında kişisel yaşam için bir alanı temsil ettiğini söylüyor.”