Türk Tarih Kurumu ev sahipliğinde Ankara Üniversitesinin destekleriyle gerçekleştirilen sergi ve toplantıda belgeler gün yüzüne çıkarıldı. Katılımcılar program sonunda Kuvayı Milliye kalpağı giydiler.
Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği’nce organize edilen ‘Tripoliçe Katliamı’ konulu sergi ve panelde, kamuoyunca çok bilinmeyen ve 40 bini Türk, 10 bini Yahudi ve Arnavutlardan oluşan 50 binin üzerinde insanın vahşice öldürüldüğü Yunan İsyanı belgeleri sergilendi ve bilim insanlarınca kamuoyuna açıklandı.
1821 Mora İsyanı sırasında Rum çetelerince 50 binin üzerinde Türk zaten katledilmişti. Ancak bu katliamdan kaçan ve Mora eyaletinin merkezi konumundaki Tripoliçe kalesine sığınan insanlar ve yerleşik ahali kale kapılarının açılması karşılığında can güvenliği teminatı verilmesine rağmen Rumlarca 3 gün içerisinde boğazlanarak öldürülmüş, işkence ve tecavüze uğratılmıştı.
Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan'ın oturum başkanlığında yapılan panele AÜ DTCF Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. İbrahim Alper Arısoy ve Karaman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Yiğit Anıl Güzelipek'in konuşmacı olarak katıldı. Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, bilim insanları, milletvekilleri ve STK yöneticileriyle birlikte Yunan İsyanı ve Vahşet: Tripoliçe Katliamı sergisi açılışını gerçekleştirdi. Devlet arşivleri ve yabancı arşivlerden oluşan sergi büyük ilgi gördü.
SOYKIRIM ULUSLARARASI MAHKEMELERE TAŞINACAK
Toplantının açılış konuşmasını yapan Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Başkanı İrfan Tatlıoğlu; uluslararası kültürel işbirliği teşkilatı olarak, bir sivil toplum kuruluşu olarak insani diplomasi yaptıklarını, insani diplomasinin uluslararası ilişkilerin önemli bir parçası olduğunu söyledi.
Konuyu uluslararası mahkemeye taşıyacaklarını söyleyen Tatlıoğlu, "Bugün burada bu vahşi soykırımın belgelerini ortaya koyacağız. Bu belgelerle birlikte hazırlayacağımız dosya ile konuyu uluslararası mahkemelere taşıyacağız" dedi.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin ise, Türk devletinin büyük bir devlet olduğunu ve aynı anda bir çok cephede mücadele verdiğini söyledi. Yunanlıların hiç bir zaman Türklerin karşısına doğrudan çıkmadığını, her zaman birilerinin arkasına sığınarak geldiğini söyleyen Çetin, bizim görevimiz tüm bilimsel verileri ve belgeleriyle konuyu ortaya koymaktır dedi.
TRİPOLİÇE KATLİAMI TAM BİR SUÇÜSTÜ HALİDİR
Oturum Başkanı Prof. Dr. Temuçin Faik Ertem ise, Tripoliçe katliamının tam bir suçüstü durumu olduğunu, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı bir soykırımın gerçekleştiğini ifade etti. Bu soykırımın hem Yunan hem de Avrupa kaynaklarında sabit olduğunu ifade eden Prof. Dr. Levent Kayapınar ise bunun erken dönem bir faşizm hareketi olduğunu ve Yunanlıların kendileri dışında herkesi hedef aldığını söyledi.
Yunanistan’ın yeni bir tarih felsefesi geliştirmeye çalıştığını, yaptığı vahşi katliamı bir Yunan Devrimi gibi göstermeye çalıştığını söyleyen Prof. Dr. Ali Fuat Örenç ise Yunanlıların yaptıklarını inkar etmediklerini ancak bunu dönemin normali imiş gibi sunmaya çalıştıklarını, yakında bu süreci bir kahramanlık destanı olarak lanse edeceklerini kaydetti.
SOYKIRIM ÜZERİNDEN CİNSEL FANTAZİ BİLE KURGULADILAR
Yunanlıların isyan sonrası esir ettikleri Türk çocukları ve genç kızları esir pazarlarında sattıklarını ve hatta ve bu esirler üzerinden ‘Erotik İlişkiler ve Cinsel Pratikler’ geliştirerek bunun kitabını yazdıklarını ifade eden Örenç, "Tam da bu yüzden Tripoliçe bir soykırımdır" dedi. Prof. Dr. Örenç, Mora isyanı ve Tripoliçe katliamı olduğunda Yunan nüfusun sadece yüzde 10 unun bu coğrafyada yaşadığını söyleyerek, Osmanlı Devleti içinde yaşayan geri kalan nüfusun zarar görmemesi, iç kargaşa oluşmaması için olayın devletimiz tarafınca da örtbas edildiğini söyleyerek, ‘ancak biz ne zaman konuya iyiniyetli ve barışçıl yaklaşsak tam da o zaman Yunanlılar bir vahşiliğe kalkıştılar dedi.
Uluslararası İlişkiler uzmanı Doç Dr. Yiğit Anıl Güzelipek; Darvin’in doğal seleksiyon teorisinin siyasete yansıtıldığını ve vahşi bir ortam oluşturulduğunu iddia ederek, ‘günlerce süren katliam, Batılı kaynaklar tarafından da gizlenemeyecek aşikarlıkta olmuştur. Öfke; yaşayan tüm canlıları aşmış, kabirlere kadar uzanmıştır. Yunanistan’ın, tarihsel tezlerinde bir var oluş olarak ele aldığı bu kırılma bir vahşetin ötesinde sistematik olarak soykırıma dönüşmüştür’ dedi. Soykırımda ölenlerinin sayısının bir önemi olmadığını vurgulayan Güzelipek, önemli olanın öldürme kastı olduğunu ve bu olayda özellikle Türklere karşı 0 öldürme kastı oluştuğunu ifade etti. Yunanlıların da her ne kadar Yahudiler sadece orda oldukları için onlar da nasibini aldı şeklinde bir yaklaşım sergileseler de Türklere karşı kasıtlarını zaten inkar etmiyorlar diyen Güzelipek, Soykırım 1946 dan sonra yasal olarak tanımlansa da bu olay normatif bir soykırımdır ve uluslararası politika aracı olarak gündemde tutulmalıdır dedi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ATTIĞI TWİT MESAJI İLE GÜNDEME GETİRMİŞTİ
Hatırlanacağı gibi, Tripoliçe katliamının 200. Yılı Yunanlılar tarafından onur günü olarak kutlanmış, bunun üzerine Dışleri Bakanlığı bu bir onur günü değil vahşet günüdür mesajı vermişti. Bu yıl Tripoliçe Katliamının yıldönümünde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya üzerinden mesaj yayınlayarak ‘katliamı unutmadık’ ifadelerini kullanmıştı.
Program sonunda Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Başkanı İrfan Tatlıoğlu, Türk Tarih Kurumu Başkanına ve katkı veren bilim insanlarına keyfiye ve Kuvayı Milliyeyi temsilen kalpak giydirdi.